Hala yağıyor mu bilmiyorum. Dinmiş olabilir. Gök gürledi birkaç saat önce. AVM den çıktığımda bulutlar kapkara birikmişti. Suadiye'ye gitmekten vazgeçtim o yüzden. Bir de yorgundum. Paketlerim ağırdı. Eve attım kendimi. 

Aklımda dopamin döngüsü, ve bir tanıdığın facebook'ta yazdığı komplo teorimsi fakat dibine kadar içine saplandığım acı gerçek: tv nin yerini internetin aldığı. Aslında o başka başka şeyler de söylüyordu. Beni ilgilendiren kısmı bu internetin ve lanet kişisel istatistiklerin yarattığı haz ve bağımlılık. 


Yeni bir yayınevi buldum. Daha doğrusu reklamını görüp baktım: Odessa yayınevi. Parayla basmıyorlar süsü verip, seni kandırıyor da olabilirler. Ama en azından dağıtım kanalları var. Onları da kontrol etmem gerek. Gerçekten var mı? Ve dahası etkili mi. Kapakları berbat. Ama o kadar çok bastırmak istiyorum ki. Beş ay daha beklerim sonra da Odessa'ya başvururum.



Bugünün önemli işlerini hallettim. Alışveriş. Büyük ve aklımda yer tutan bir kalemdi. Aldıklarım içime sindi. 




Yorumlar

  1. Beş ay sabır gösterecek olman süper, olmuşken iyi bir yayınevi olsun ki doğru seçim seninki, o arada sabredemezsen başka bir yayınevine de yollarsın dosyayı... Ne demiş büyüklerimiz, her şeyin hayırlısı, bir de sabrın sonu selamet.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabrın sonu selamet diyelim ve ummaya devam edelim. Evet uzun süreçlere baştan hazırlamıştım kendimi. Ama Odessa o kadar cazip ve Can yayınları'nın bana evet demesi o kadar düşük bir olasılık ki. Mart'a kadar kendimi oyalayacağım: piyanoydu, müzikti, çizimlerdi.

      Sil
  2. senin şu çizimlerine bayılıyorum. dopamin favorim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Dopamin'İ mi sevdin en çok? Ben de yağmurlu balkon penceresini galiba.

      Sil

Yorum Gönder

Bir şey söyliycem...

Bu blogdaki popüler yayınlar