Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Bu böyle gider tek tek ama benim için çok önemli.O yüzden yazmayayım desem de yazıyorum. Sekizinci bölümün temellerini bugün attım. İlk 400 sözcük yazıldı. Yedi bitti evet. Ayrıca ayrıntılı bir özet ve tablo marifetiyle toplam bölüm sayısı artık net olarak 20. Mart sonu tamamlarım diye umuyorum. Noel ağacını nihayet depodan çıkarıp kurdum. Süsler ışıklar bütün cakası hepsi tamam.  Kürek dersi için 4 kredi satın aldım. Çok mutluyum. Nereden aklına geldi diyenler çoktu. Söyleyince şaşırdılar: (bunu bile) yapay zekaya danıştım. O söylemedi ama genelde yapay zekayla (ve belki herkesle) ilişkim böyle. Soruyorum, danışıyorum, sonra verdiği cevapları beğenmiyorum ve küt diye tam istediğim cevabı kendi aklımla buluyorum. Soru şuydu: bana açık havada yapılan, eğlenceli, grup yetişkin sporu öner. Şekersiz beslenmeye devam. Hala ağzıma sürmedim. Doktora gittim bu hafta. Tahliller şunlar bunlar. Şeker hastalığım yokmuş sadece insülin direnci. Daha da motive oldum şeker yememek için.  Bendeki son h
Resim
Son günlerin benim için en önemli gelişmesi: romanı yazarken aniden yok olan ilham geri geldi. Kendi kendine geri gelmedi, gelmesi için çok diller döktüm. Yedinci bölümde bugün 1000 sözcüğü aştım. Beyaz şekerli gıdalara karşı tavır aldım. Tıpkı sigarayı bırakmamı sağlayan stratejiyi ve kararlılığı uyguluyorum: net ve kesin bir hayır, beynimin şeker talep ederken yaptığı cilvelerin farkına varma ve bunlara hiç yüz vermeme. Bugün 3. gün. İnsülin direncinden kurtulana kadar. Bugün ekran konusunda da bir atılım yaptım. Daha bilinçli ekran kullanımı alışkanlığı oturtmak istiyorum. Her canım sıkıldığında, her boş kalışta ekranlara sarılmak istemiyorum. Bilgisayarı açarken, kendime soruyorum: amacın ne? Telefona bakarken, aynı şekilde. Bir amaç yoksa, ekran da yok artık.  Salçalı kekikli tuzlu kraker yaptım. Hala istediğim kadar kıtır değil. Tadı güzel ama o kıtırlığı bulana kadar arayışa devam. Punch iğnesi almak istiyorum. Karar veremiyorum. İki tane batırıp bıkar mıyım? Eski ve yer yer yıp
Resim
 Buraları ihmal etmişim. Koca Kasım ayında sadece 2 gönderi... O zaman hemen başlayalım.  Son günlerin en güzel 'oyuncağı' kuşkusuz günde sadece 10 dk haber almak için çalıştırdığım TV a yeni bir işlev bulmamdı: sanal şömine olarak iş görüyor birkaç gündür hatta şu an da. Youtube'dan HD şömine ateşi görüntüsü açıp TV a yansıtınca harika ortam oluyor. Çıtır çıtır odun yanma sesi de cabası. Dışarıda nefis bir yağmur, salonda küçük ışıklar ve yanan odun görüntüsü. Bir de çay ya da çorba. Çorba demişken, nefis bir çorba keşfettim: yoğurtlu pazı çorbası . Pazının yemeğinden sonraki büyük aşkım oldu kendisi. Bir de onu ilikli kemik suyuna yaptım. Orta boy tencerenin dibini buldum bir seferde, o kadar lezzetliydi.  Alırken ben bunu da diğer aldığım kitaplar gibi hayatta okumayacağım dediğim 621 sayfalık Ahmet Ümit İstanbul Hatırası'nı ayıla bayıla bir aydan kısa sürede bitirdim. Mutlu ve gururluyum. Bozadan çakma anuşabur (aşure) yapma girişimlerim başarıyla sonuçlandı. Sadece
Resim
  Tur şirketi uzun uğraşlar sonrasında, iptal ettiğimiz turun parasını iade etti. Uzun uğraşlar dediğim 6 kere telefon ettim, sesimi kademeli olarak yükselttim en son çare olarak da Tüketici Mahkemesine vermekle tehdit ettim. Arada iptal iade şartlarının yazılı olarak müşterilere bildirmedikleri açığını yakaladım. Tüketici Mahkeme Heyetine nasıl başvurulur araştırdım.  Günün olayı kuşkusuz saçıma aniden uygulama kararı verdiğim permanın bence muhteşem sonuçlanmasıydı. Bunca sene niye aklıma gelmemiş?  Ahmet Ümit'in Istanbul Hatırası'nda hatırı sayılır bir ilerleme kaydettim: 380'li sayfalardayım. İki gün ara versem de ipin ucu hala kaçmış sayılmaz bugün tekrar elime aldığıma göre. Romanıma da bazı majör eklemeler yaptım. Ama hala yeni bölüm yazamadım. Yeni saçıma iddialı iri gümüş rengi ya da rengarenk küpeler almak istiyorum.  Ahmet Ümit'ten sonra Beliz Güçbilmez'in Anne ben düştüm mü? kitabını okumak, o da bitince Yaprak Öz'ün Berlinli Apartmanı'nı okumak
Resim
  Yepyeni bir aya başlamanın heyecanı. Sanki çocukmuşum da yeni bir defter ve renkli kalemler alınmış gibi. Öyle mutlu bir his. Güzel bir aylık program yaptım kendime. Umarım uyarım. Sabahları kahvaltıdan önce esneme egzersizleri yapıyorum 5 dakika sürmüyor fakat faydası çok: daha çok yapasım geliyor. Bazen bu esnemenin ucuna 10 dakikalık yoga ekliyorum. Bazen yoganın da ucuna olumlama cümleleri. Pambuk gibi başlıyorum güne.  Ortaokulda lisede çözümlediğimiz metinlerin haddi hesabı yok. Ne kadar önemli bir etkinlikmiş şimdi kendi kendime çözümleme yaparken anlıyorum. Ahmet Ümit'ten Istanbul Hatırası'nı çözümleyerek okuyorum. Hiç boş yok. Hiç bir şey tesadüfe bırakılmamış. Ne kadar çok planlama gerektiriyormuş bir roman! Emek cimrisi olursan bu iş yürümez. Net. Pazı yemeğine aşığım. Benim kadar çok seven var mıdır? Yoktur bence. Hele üzerine bir yumurta kırdığında. Ya da sadece yoğurtlu. Bir dilim taze kızarmış ekmekle...
Resim
  Yine ufak bir ara verdim bloga. Seyahatten dolayı yazamadım fakat biriktirdim: halen Bodrum'dan bildiriyorum: Yine bir doğumgünü, bu sefer partili bu sefer en küçük yeğenin, dokuz yaşını bitirdi. Çok kalabalık, çok şenlikli çocukluğumun doğumgünü eğlenceleri gibi bir doğumgünü kutladık. Pasta, balon, hediye, koşturan çocuklar, kaynatan büyükler. Uzun zamandır görmediğim insanları gördüm, yenileriyle tanıştım. Dün gece, gece hayatı: Gülinler konseri. Konser sonrası kuliste sohbet. Sabah 02.00'de otele varış. Kızkardeşimin eşi bir tiyatro oyunu çıkartıyor Bodrum'da, İçinden tramvay geçen şarkı ,provasına katıldım, parçası olmayı diledim. Dileğim tuttu. Bana da işin afiş kısmı düştü. İlk defa grafikli gerçek bir işe yaramanın mutluluğu.
Resim
  Hayat yolculuğumda son iki gündür yazamıyordum, erkenden uykum geldi.Şimdi telafi zamanı. Cumartesi bütün gün süründükten sonra akşam 21.30'dan sonra işleri listeleyip, bir sürü iş hallettim. Yani gün kayıp gibi görünse bile hiçbir zaman geç değil. Abim beni ziyaret edecek diye 3 haftadır içi dışına çıkmış şekilde bekleyen koltuk minderlerini yamamayı bitirdim. Akşam yanıma içecek sıcak bir sütlü kahve aldım, youtube'dan artık kısıtlı izlediğim üretkenlik, "hayatını değiştir" videolarından açtım ve dikişin başına oturdum. Bitince duyduğum his: paha biçilmez. Müthiş bir rahatlama.  Yeni kararlar: her sabah aynı saatte kalkmak. Ve kalkar kalkmaz yürümek. Pazar sabahı uyguladım. Çivi gibiydim bütün gün. Akşam abim gittikten sonra şenlik devam etsin istedim: kendimi sinemaya attım. Tepe Nautilus: Harry Potter melez prens.   
Resim
  Ayacıkların artık üşümesi. Üşüyen ayacıklara çorap giymek. O kavurucu yazdan sonra büyük keyif. Yaşasın sonbahar. Acur turşusundan artan suyu dökeceğime yeniden salatalık ve alabaş doğradım içine geceden. Bu öğlen tabii ki tam olmamıştı ama yine de biraz tadı geçmişti. Yaşasın sonsuz turşu.  Akşam canım limonlu kek çekti. Tek yumurta ile 1/3 ölçülerde iki güveç kabına paylaştırarak yaptım. Kafeinsiz sütlü kahve ile çok güzel gidiyor. Yaşasın evi saran limonlu kek kokusu. Güzel bir jazz buldum kendime. Geceleyin seviyorum, evin ortamına renk katıyor. Loş salon ışıklarımla uyumlu. Hmm bu gece ne okusam? Ekaterina Atalık'ın satranç açılış kitabı duruyor masanın üstünde ne zamandır.
Resim
  Kardeşim kısa bir iş seyahati için Berlin'de. Onunla uzun bir süredir konuşamıyordum. Bu akşam görüntülü görüştük. Gene dövüne dövüne güldürdü beni:        -Yavuz, görüntü mü dondu?                         -Hayır kanım dondu.                   Sebep: yanlış anlama.  Bloguma yeni bir bağlantı verilmiş! Ve y eni izleyicilerim oldu! Ve yeni yorumlar!  Wordpress'e ve bluehost'a harcadığım paraya yanıyordum ki aklıma harika bir fikir geldi: orayı da daha ticari işlerim için açarım. Hem de kolayını buldum (Enis sağolsun), önce blogspotta kabasını basitçe yapıp sonra onu wordpress'e export edeceğim.
Resim
Bugün en büyük yeğenimin doğumgünü. Hayatımda ilk defa "tata" olmamın üstünden yıllar geçti. Kahpe zaman.                   Simit. Saat 15.00'te. Mehmet getirdi. Blogumu yayına açtım. Ziyaretçi akınına uğradı. İlk yorumlar, ziyaretçiler, ilk izleyiciler beni çok mutlu etti. Hava yağmurluydu, bütün gün blogun arkasından koştum tembel tembel koltukta yayılarak. Akşam üstü alışveriş: siyah pirinç ve tavuğu birazdan pişiricem. Yanına acur turşusu aldım ve alabaş. Neden bugün erkenden uykum geldi? Alışveriş sırasında köpekli komşuları gördüm. Köpekleri olduğunda ve kapıdan girdiklerinde onlara kapıyı tutuyorum, ama köpeksiz ve alakasız bir yerde olduklarında tanımakta zorlanıyorum. 
Resim
 Eren bugün Wordpress konusunda başarısız olup, moralimin bozuk olduğunu öğrendiğinde, blogspotta dene diye önerdi. İlk önce yok-mok dedimse de günün sonunda onun sözüne geldim. Misler gibi kuruldu yeni blogum. Fadime çocukluğunun geçtiği köyündeki atı anlattı: yere yatarmış çocukları sırtına alıp öyle kalkarmış. Müthiş... Ev parlıyor. Bu sabah pembe tartıda tekrar 71 kg nun altını gördüm. Hem de yağlardan gitmiş. Su kas filan değil. Darısı yeni tartının başına. (iki tartı arasında 300 gr fark var). Temizlik sırasında robot konumlandırmayı bir türlü başaramıyordu. Salonun eşyalarının yeri değiştikten sonra kafası karıştı sanırım. Bugün o olayı çözdüm: yeniden haritalandırınca tekrar normal işlevine döndü.